Tarih 19 Aralık 2009’du.
İstanbul Boğazının sabah sessizliğini, bir kurşun sesi böldü.
Beyaz bir güvercin havalandı gökyüzüne.
Ürkmemişti.
Korkmamıştı.
Nereye gideceğini biliyordu.
İkrar verip, semah dönercesine açtı kanatlarını,
Süzüldü Suyun üstünde
Kıyıdaydı ciğer paresi,
Boğazda akıp giden ömrünü gördü.
Dolandı durdu bir süre
Zordu, gözü yaşlı anadan, ciğer paresinden, yardan ayrılmak.
Ama ömürdü bu
Akacak.
Sonra gözünü uzaklara dikip
Çevirdi yolunu Hakk’a.
Çevirdi yolunu Aliyel Mürteza’ya,
Çevirdi yolunu Hünkar Hacı Bektaş Veli’ye
Elimiz göğsümüzde selamladık.
Güvercin donundaki Aliydi
Dimdik baktık ardından.
Dişimizi sıkarak,
Bize bıraktığı mücadele bayrağına sımsıkı sarılarak.
Unutmamaya,
mücadelesini genişletmeye,
davasını devam ettirmeye,
zalimlerden hesap sormaya yemin ederek
Söz verdik Aliye.
Altı yıl geçti.
Sözümüz sözdür Ali!
Yeminimiz yemindir.
Şükür olsun ilk günkü kararlılığımızla mücadeleye devam ediyoruz.
Zalimlerin peşindeyiz.
Bu memlekette Hukuk Adalet hakim oluncaya, zalimler, kıyıcılar, yüreği kara cübbeliler sanık sandalyelerine oturup hesap verinceye kadar yılmadan mücadele edeceğiz.
Emanet ettiğin davanın peşini bırakmayacağız.
Güneş balçıkla sıvanmaz dedik,
Altın yere düşmekle pul olmaz,
Cevahir kadrin sarraf bilir dedik
Duyuramadık sesimizi. Dinletemedik.
Ama biliyorduk ki gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkmak gibi bir huyu var.
Elbet devran dönecekti.
İhlas ile inanmıştık biz buna.
İşte şimdi o günlerdeyiz.
Kurulan tuzaklar, söylenen yalanlar, atılan iftiralar, sahtekarlıklar, düzenbazlıklar bir bir ortaya çıkıyor.
Bir bir düşüyor maskeler.
Dünün muktedirlerinin acınası hallerine şahit oluyoruz.
Zırhlı arabalarla, korumalarla, padişah edasıyla caka satanlar; birer fare gibi sıvışma telaşındalar.
Ama nafile
Bizden kaçabileceğiniz bir yer yok.
Dünya küçük,
Siz baki değilsiniz.
Atlantik ötesindeki Hocanız söylemedi mi size ?
Anlatmadı mı mahşeri
Hesap gününü.
Dedim ya, nafile kaçamazsınız.
Bunca suçsuzun günahı var sırtınızda.
Bunca yetimin, öksüzün gözyaşı var ardınızda.
Vebaliniz çok.
Yükünüz ağır.
Yerin dibine de girseniz, sımsıkı kapatsanız da gözlerinizi,
Yine de, bizimle yüzleşeceksiniz
Hesap vereceksiniz
Üstelik bize bu dünyada,
Cehennemi yaşattığınız sorgu odalarında,
Mahkeme salonlarında.
Sabırla bekliyoruz o günün gelmesini.
Ali,
kavlimiz kavildir.
Emanetin yüreğimizde.
Günü geldiğinde sesin olacağız
Zalimlere söylenecek sözün olacağız
Sen bizim sazımızın sırma telindesin
Türkü söyleyen dilimizdesin
Yüreğimizin en sıcak yerindesin.
Rahat uyu.