O Polisler Ne Çok İnsanın Ahını Bedduasını Aldılar

Ergenekon-Balyoz-Odatv ve benzer davalarda insanları gözaltına alan (belki de sahte belgeleri de hazırlayan, sahte gizli tanıkları da üreten) polisler tıpkı başkalarına zalimce yaptıkları gibi bir gece evlerinden hoyratça alınarak, kelepçelenerek gözaltına alındılar.

Ben hemen dileğimi bildireyim:

‘Amirallere Suikast Davası’nda yargılanırken başına tek el ateş ederek intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar diyor ki:

“Bugünün gözaltıları için ne düşündüğümü soranlara: Aklıma önce güzel insanlar geliyor. Hepsini bir kez daha saygıyla rahmetle anıyorum. Dünün mağrurlarına, bugünün ‘mağdurlarına’ ise: Çok canımızı yaktınız. Çok zulmettiniz. Umarım siz adil hukuktan mahrum kalmazsınız.”

Ben Ahmet Tatar Bey’in acısını bir kez daha paylaşırken aynen katıldığım sözleri için kendisini candan kutlarım.

                                  ***

Yaşanan son gözaltılar türü olayları büyüklerimiz zamanında iki muhteşem deyişle anlamlandırmışlar:

“Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!”

“Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!”

Rahmetli annem de çocuk iken bana: “sanma ki yaptığın kötülüklerin hesabı mahşere kalır, bu dünyanın hesabı bu dünyada görülür” derdi.

Ne zaman birine kötülük yapsam, birinin hakkını yesem, muhakkak koşarken düşerek, bir ağaca çarparak ya bacağımı, ya kolumu, ya da başımı yarardım.

Düştüğüm anda da aklıma annemin sözleri gelirdi.

O gün bugün kötülüğün hesabının bu dünyada görüldüğüne inanırım.

Gözaltına alınan polisler ne kadar çok insanın ahını, bedduasını aldılar!

Ancak, gözaltılar ile ilgili yaman çelişkiler manzumesine değinmeden de edemeyeceğim!

                                  ***

1)Gözaltına alınan polisler aynı zamanda 17-25 Aralık operasyonları ile “akıl almaz miktarlara dayanan yolsuzlukları” ortaya çıkaran kişiler. 17 Aralık tapeleri her ne kadar kanun dışı yollarla elde edilse de bu polisler memlekete büyük hizmette de bulundular. RTE ve şürekâsı artık dünyanın her köşesinde bu yolsuzluklarla anılıyor. RTE’nin dünyadaki “itibarsız”, “yalancı” sıfatlarına şimdi de “yolsuz” sıfatı eklendi. Ben inanıyorum ki, yolsuzlukların hesabını RTE ve şürekâsı, tıpkı polisler gibi, bu dünyada verecekler.

                                  ***

2)Hükümet katiyen bu gözaltılara Ergenekon, Balyoz, Odatv v.b. davalarda yaşanan hukuk rezaletlerinin hesabını sormak için girişmedi. O kendi paçasını kurtarmanın derdinde. Gözaltıların tek amacı 17-25 Aralık’ın hesabını sormak, intikamını almak, etkisini azaltmak, bilgi/belge sahiplerini itibarsızlaştırmak!

                                  ***

3)Hükümet Silivri Davaları’nda bu polisler ile ortaktı. Bu polislerin bağlı olduğu Cemaat yakın zamana dek AKP’nin koalisyon ortağı idi. RTE Silivri Davaları’ndan en az bu polisler kadar sorumludur.

                                   ***

4)Nasıl polisler, dönemin acar savcıları-yargıçları Cemaat’in adamları ise, polisleri gözaltına alan adalet temsilcileri, kolluk güçleri de RTE’nin adamları! 17 Aralık’ı temize çeken, bakanları ve mahdumları kollayan, Rıza’ya “yardım eden” kişiler bu savcılar/yargıçlar. Onun adamları şimdi bunun adamları tarafından bertaraf ediliyor. Ortada bağımsız yargı, devletin tarafsız güvenlik güçleri falan yok!

                                    ***

5)Ülkemiz “Vesayetler Cumhuriyeti” olmaktan bir türlü kurtulamıyor. Önceleri “Askeri Vesayet” ile yaşarken sonraları AKP-Cemaat koalisyonun oluşturduğu “Sivil Vesayet”e mahkûm olduk. Şimdi de tek-adamlı “RTE vesayeti” başlıyor. (Eğer kazanırsa) Ağustos ayından sonra dananın kuyruğu beter kopacak.

                                  ***

Ülkemiz yaman çelişkiler yumağı.

Ülkemizde bir Müslüman güç en büyük günahı işler, başkasının hakkını (yolsuzluklar) hayâsızca yer, diğer Müslüman güç eski ortağının kuyusunu kazmak için her türlü hile ve desisiye başvurarak en az ilki kadar günaha batar!

İki saatliğine bile Gazze’ye gitmeye yüreği yetmeyen RTE Filistinlilerin hamisi kesilir.

Hemen hemen kimse görmek istemez ama RTE esasen Filistinlilerin değil, Hamas’ın babasıdır!

Hamas’a sahip çıkan RTE IŞİD’in kaçırdığı dış işleri mensuplarımız, zulmettiği Türkmenler ile ilgili olarak kılını kıpırdatmamaktadır.

Türkiye’de her başbakan seçim dönemlerinde rakipleri ile canlı yayında tartışmış, muhalif gazeteciler ile yüzleşmiştir. Kasımpaşa’nın şerefinden her fırsatta yararlanan, muhalefete, basına, Pensilvenya’ya yüklenirken mangalda kül bırakmayan RTE bugüne dek ne muhalif gazeteciler ile ne de rakipleri ile televizyonda canlı yayına çıkmaya cesaret edebilmiştir.

RTE Sünni İmparatorluğun başı olmaya adaydır ama bugüne dek milleti boş İsrail Konsolosluğu önünde eylem yapmak için kışkırtma dışında Filistin adına hiçbir somut yaptırıma soyunamamıştır.

Son söz:

“Milletler layık oldukları idarelere kavuşurlar!”

24 Temmuz 2014

Dr. Cüneyt Ülsever

Odatv.com

Scroll to Top