İlker Bey, Ali Tatar’ı Anımsar Mısınız? Bunlarla da ilgilenebilirsiniz

Yarbay Ali Tatar muvazzaf subaydı. Ömrünü eğitime adamış, orduda bu alanda görev yapmaktaydı. Yani muvazzaftı ama elinde silah yoktu, darbe yapacak hali de yoktu. Bu açık gerçeği herkes biliyordu. Dönemin Genelkurmay Başkanı hepimizden iyi biliyordu elbette. FETÖ, kumpas davalarını ardı ardına kurgularken Tatar’ı hedefe koydu.
Konumu önemliydi Tatar’ın; Mustafa Kemal’in izinden giden, aydınlanmacı, devrimci bir subaydı Tatar. Ha bir de Aleviydi. Yeterince kusuru vardı anlayacağınız. Her onurlu insan gibi, üzerine atılan iftiralara isyan etti. Suçsuz yere tutuklandı, salıverildi, FETÖ savcıları tarafından yeniden tutuklanmak istendi, buna dayanamazdı. Ölümü seçti, intihar etti. Cenazesine dönemin genelkurmay başkanı katılmadı. Ali Tatar çığlıktı! O günlerde ağabeyini yayına çıkardım. Tüm bunları ekrandan haykırdı, ardından ben defalarca yazdım, dile getirdim. Dönemin genelkurmay başkanı İlker Başbuğ idi…

***

Başbuğ okumaya yazmaya meraklı. Ardı ardına kitapları çıkıyor, söyleşiler veriyor. Bazen susmak gerekir, bazı acılar dinmez. Saygı gerekir ölüm karşısında. Anımsıyorum da İlker Bey tutuklandığında Nagehan Alçı ve Nazlı Ilıcak’la birlikte ekrandaydık; bu ikili “ülke bağırsaklarını temizliyor” diye göbek atıyordu.İlker Bey’e yönelik suçlama “Terör örgütü liderliği” idi. Ben ve Altan Öymen, Başbuğ’un hakkını savunuyorduk elbette!
İlker Başbuğ geçen gün İpek Özbey’e “Ergenekon’dan Çıkış” adlı kitabıyla ilgili söyleşi verdi. Meğer tutuklanacağını, sıranın kendine geleceğini önceden fark etmiş, öğrendik. Ne yapmış bilemiyoruz, önlem almak, adalet aramak için İlker Bey? Kozmik Oda’yı açmazsa eğer o dönem işlenen cinayetler TSK’nin üstüne kalacakmış, bugün de yaparmış aynı hareketi, bunu da öğrendiğimiz iyi oldu. Sonunda itiraf: “Hedef ordudaki Alevilerdi.” Tebrik etmek lazım. Madem bunun böyle olduğunu biliyordunuz İlker Bey, neden Ali Tatar’ın cenazesine bile gidemediniz?

***

Ülkede garip alışkanlık haline geldi, sorumluluk yüklenmiş, üst düzey görevde bulunmuş kimseler, koltuktan ayrılınca, sanki olan bitenle hiçbir ilgileri yokmuş gibi davranıyorlar. Dahası İlker Başbuğ konuştu da ne dedi? Erdoğan FETÖ ile mücadelede yalnız kaldı!” demek, ne anlama gelir? Öyle konforlu bir yerden konuşuyor ki Başbuğ, şunu sorsak kendisine: “RTE kumpas davalarının savcısı değil miydi? Eğer aralarında çıkar çatışması olmasa idi, AKP ve Cemaat, davaları sürdürmeyecek miydi?”
Ali Tatar’ın ardında bıraktığı mektubu yeniden okumalı İlker Bey. İki hususun altını çiziyorum, diyor ki Ali Tatar: “Bana bu oyunu oynayanlara ve sahip çıkmayanlara kırgınım,” ekliyor: “Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez.” İlker Başbuğ şikâyet makamında değildi ve eğer o gün yerinde tavır alabilseydi 15 Temmuz rezilliği yaşanmayacaktı. İşte onurlu subayın, Ali Tatar’ın mektubu:
“Sevgili Nilü (eşi), ailem ve beni bulan yetkililere…
Öncelikle başınızı öne eğdirecek hiçbir şey yapmadım.
Başınızı dimdik tutun!
Ama ben bu hukuksuzlukla yaşayamam. Belki benim ölümüm benim durumumda olanların aydınlığa çıkmalarına vesile olur.
İçim buruk. Bana bu oyunu oynayanlara ve sahip çıkmayanlara kırgınım.
Yaşadıklarımı ikinci defa kaldırmam mümkün değil… O deliğe bir daha dönmektense mezara girmeyi tercih ederim…
Bu şekilde ölmeyi hiç istemezdim.
Böyle bir ölüme en çok karşı çıkan insanlardan biri de benim. Ama kader böyleymiş. Hepiniz hakkınızı helal edin.
Beni rahmetli babamın yanına gömün. Karımı ve kızım Gökçen’imi size emanet ediyorum. Kızımı ve karımı yalnız bırakmayacağınızı, bu işin peşini bırakmayacağınızı biliyorum. Tek tesellim sizleri son bir defa, hep birlikte görmek oldu.
Gökçen’im, canım kızım derslerine çok iyi çalış. İyi çalış ve önemli yerlere gel ki, benim hesabımı sorabilesin!
Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez…
Bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu ne yaşayacak cumhuriyet, bir ülke bulamayacaksınız…
Şunu bilin ki, en küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek için hayatıma son veriyorum.”
Umarım Gökçen kızımız gün gelir, kimselere gereksinim duymaz, babasının hesabını kendi sorar! Tüm sorumlulardan…

14 Şubat 2019

Enver Aysever

Cumhuriyet

Scroll to Top