İddianamede Yok Yok

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nce önceki gün kabul edilen, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç ile dönemin donanma komutanı şimdiki Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit’e yönelik suikast düzenleneceği iddiasına ilişkin hazırlanan, “Amirallere suikast” iddianamesinde soruşturmanın nasıl başlatıldığı anlatıldı.
Bir deniz subayının yaptığı ihbar maili, iddianamede şöyle yer aldı:
“Uyuşturucu ve borç batağına düşmüş bir deniz subayı olarak beni bir Türk askerine yakışmayacak bu hallere düşürenleri, Deniz Lisesinden Deniz harp Okulu’na, oradan teğmenliğe uzanan uzun yolda bahriyelilerin önünü kesen uyuşturucu bataklığını, bu karanlık organizasyonu ve örgütsel bağlarının amaçlarını, uyuşturucunun nereden temin edildiğini, bu organizasyonunun liderlerini hangi özel mekanlar da nasıl seks partileri verildiğini, geniş organizeyi kimlerin himaye ve desteğiyle ne amaçla devam ettirildiğini ve bana da kurulmuş olan bu korkunç tuzakları ihbar ediyorum. Yıllardır içinde bulunduğum bu bataklığın farklı amaçları olan bir ihanet çemberi olduğunu anlamış bulunuyorum. Yapıyı deşifre etmek lanet yapıyı çökertmek istiyorum.”
Soruşturma başlatıldığında intihar eden Yarbay Ali Tatar da ihbar mailinde yer alıyor. İddianameye konulan ihbar mektubunda Tatar, şöyle suçlanıyor:
“Bu organizasyonun en büyük uyuşturucu ayağı olan Ülkü Öztürk, Yb. Ali Tatar’ın bilgisi dahilinde Kocaeli’nde bulunun Samet Et adlı kasabın sahibi Levent Çakı’dan temin etmektedir.”
SUİKAST NOTU ARAMALARDA BULUNDU
İddianamede fişeklerin bulunduğu poşet içerisinde katlanmış vaziyette beyaz kağıt üzerine siyah kalemle yazılmış , “Alb. Tayfun Duman”dan gelecek fizibiliteye göre Uğur ve Metin Paşa’ya yapılacak operasyonun detay ve tarihlerini Levent Bektaş , Orhan Yücel Albay üzerinden iletecek. Size teslim edilen malzemeleri korunaklı bir yerde tutunuz” ibaresi ile son bulan 5×15 cm ebadında not kağıdı ile aynı buzdolabının motor kısmına saklanmış şekilde, yağlı haki renk kağıda sarılı TNT kalıbı olduğu değerlendirilen yaklaşık 500 gr ağırlığındaki madde elde edildiği anlatıldı.
“DOĞU PERİNÇEK’İN EMİRLERİ”
“Doğu Perinçek Başkanımızın Emirleri” alt başlığı altında, örgüt tabanına örgütsel faaliyetlerle ilgili detaylı emir ve talimatlar verildiği de iddianamede yer aldı. İddianamede yer alan “Moraller ve motivasyon zirvede tutulsun, bu konuda her türlü faaliyet organize edilsin. İçerdekilere ve ailelerine yardımlar aksatılmasın ihtiyaca göre aidatlar arttırılsın. A….güvenlik, E. A. ve diğer emekliler hainleri bulmada aktif kullanılsın. Levent Bektaş’ın ekiplerinin yerine yeni ekipler kurulsun. Yeni timlerin oluşturulmasını Mücahit Erakyol Albay organize etsin. Poyrazköy’de kalan malzemeler korunaklı bölgelere dağıtılsın. Karargahın emri olmadan hiçbir operasyonel eylem yapılmayacak bu konuda son emir yetkisi Levent Bektaş’ındır. Genç subayların fikri alt yapılarının ve ideolojilerinin sağlam temellere oturabilmesi için eğitim ve kamp çalışmaları yapılsın..” şeklindeki emir ve talimatların Doğu Perinçek tarafından verilerek örgüt tabanına aktarıldığı ifade edildi.
ÖZEL GÖRÜNTÜLER VAR
İddianamede müşteki olarak yer alan Burçin Öztürk’ün özel fotoğraflarının şüphelilerde bulunduğu da kaydedildi. “Burçin Yüzbaşı çalışma” adlı klasörde yine Öztürk’ün özel görüntülerinin olduğu da iddianamede yer aldı.
SANIKLARA İSTENİLEN CEZALAR
İddianamede 19 sanığın çeşitli suçlardan cezalandırılmaları talep edildi.
Faruk Akın’ın ‘Silahlı terör örgütüne üye olmak, örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurmak, aynı suç işleme kararıyla birden çok kişiye ait kişisel verileri hukuka olarak kaydetmek’ suçlarından 32 yıl 7 ay 5 gün hapis cezasıyla cezalandırılması istendi.
Sinan Efe Noyan, Yiğithan Göksu ve Barbaros Mercan hakkında ‘Silahlı terör örgütüne üye olmak, örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurmak’ suçlarından 29’ar yıl cezasıyla cezalandırılmaları istendi.
Sanıklar Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan hakkında ‘Silahlı terör örgütüne üye olmak, kişisel kullanım amacı dışında uyuşturucu madde bulundurmak, aynı suç işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek’ suçlarından 33’ar yıl 7’şer ay 5’er gün hapis cezası istendi.
Sanıklardan Ülkü Öztürk, Sezgin Demirel ve Koray Kemiksiz hakkında ‘Silahlı terör Örgütüne Üye Olma, aynı suç işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek’ suçlarından 18’er yıl 7’şer ay 5’er gün hapis cezası istendi. Sanıklar Halit Mehmet Ergül, Fatih Göktaş, Ali Seyhur Güçlü, Burak Amaç, Mehmet Orhan Yücel, Oğuz Dağınık ve Burak Özkan hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan 15’er yıl hapis cezası istendi.
Sanıklardan Levent Çakın hakkında ‘Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde temin etmek, Ticareti Yapma veya Sağlama, 6136 sayılı yasa kapsamında mermi bulundurmak’ suçlarından 17 yıl hapis cezası istendi.
GÜVENLİK ÜST DÜZEYDE OLACAK
Beşiktaş’taki Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde 7-14-17 Mayıs 2010’da başlayacak olan yargılama, sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınacak. Mahkeme, davanın kabulüne ilişkin verdiği ara kararında sanıkların cezaevinden duruşmaya getirilmesi sırasında ve davanın görüleceği Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde olası taşkınlıklara karşı duyarlı olunması ve bu konuda sıkı güvenlik önlemlerinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazarak tedbir alınmasını istedi.

Devrimci Karagah Örgütü’nün sitesindeki bilgiler de iddianamede
“Amirallere Suikast” soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede Devrimci Karargah örgütüne yönelik bilgiler de yer alıyor. Devrimci Karargah, Bostancı’da Orhan Yılmazkaya’nın hayatını kaybettiği çatışma sonrası gündeme gelmişti. Amirallere Suikast iddianamesine, örgütle ilgili, bildiriler, Yılmazkaya’nın resimleri de konuldu. Bu bilgilerin subaylardan ele geçirildiği yazıldı. Fakat, Devrimci Karargah’la ilgili bildiri ve görüntüler, örgütün internet sitesinde de yer alıyor. İddianamedeki başka bir detay ise Deniz Gezmiş anması ve videolarının sanıklarda ele geçirilen belgeler olarak gösterilmesi.

‘İktidar yanlısı medya,
gazeteci gibi değil, hem savcı hem yargıç gibi’
Gazetecİ yazar Ragıp Duran, medyanın bir bölümün iddianameyi verme şeklini eleştirdi. Duran’a göre; Siyasi iktidar yanlısı medya savcıların iddianamelerine, iddianame olarak değil Yargıtay tafından onaylanmış, kesinleşmiş karar muamelesi yapıyor. Gazeteci Ragıp Duran’ın, iddianameler ve medyanın tavrı hakkında görüşleri şöyle: Yargılama sürecinin tayin edici olmasa da nispeten önemli belgelerinden biri olan iddianamenin, savcı tarafından hazırlanma yol ve yöntemiyle, bir gazetecinin haber yapma metodu son derece farklıdır. Savcı, iddianamesine koyduğu tüm iddiaların gerçekliğini önceden denetlemek ya da doğrulamak zorunda değildir. Gazeteci ise, kamuya, doğru, dengeli, inanılır, güvenilir, çokboyutlu bilgi ve fikirleri hızlı bir şekilde aktarmakla yükümlü olduğu için, ele geçirdiği ya da kendisine iletilen iddiaların doğruluğunu, mutlaka, en az uygun iki kaynaktan doğrulamadan önce yayınlamamalıdır. Ergenekon soruşturmasından bu yana, çoğu kez, siyasi iktidarın hedefleri doğrultusunda görev yapan savcıların iddianameleri, iktidar yanlısı basın tarafından iddianame olarak değil, neredeyse Yargıtayca da onaylanmış kesinleşmiş karar muamelesi görüyor. Gazetecilik/habercilik ilkelerine tamamen aykırı olan bu yayıncılık anlayışı, siyasi iktidarın görüş ve isteklerini, sözümona hukuki bir belge aracılığıyla desteklemeyi amaçlıyor. Adliye muhabirlerinin yapması gereken, iddianameye iddianame muamelesi yapmak, bu hukuki belgeyi tüm çekinceleri ve özel koşulları gözönüne alarak işlemek, üstelik bilahare kesinleşmiş karar ile ilk baştaki iddianameyi kıyaslamak olmalıdır. F tipi örgütlenme, savcıları, medya mensupları ve siyasi mekanizması ile bizzat kendi rakiplerine ve siyasi iktidarın karşıtlarına ideolojik egemenlik  için medya aracılığıyla  haber çarpıtma operasyonlarını bir süredir yoğunlaştırmış durumda. Bu haber zehirlemesine karşı, habercilik ilkeleri ile evrensel hukuk kuralları aracılığıyla karşı çıkmak mümkündür.

7 Şubat 2010

Birgün

Scroll to Top