Geçtiğimiz yıl 19 Aralık günü Ali’yi kaybettikten sonra sizlerinde bildiği gibi yazılı ve görsel medyada olay hakkında birçok haber ve yayınlandı. Baştan itibaren bunları mümkün olduğunca kaydetmeye çalıştık. Bu çok zor bir süreç. Hem gelip gidenle ilgilenmek, hem Ali hakkında yapılan yanlış haberlere karşı gerçekleri anlatmaya çabalamak, bir yandan da özellikle gazeteleri tarayıp saklamak oldukça zor oldu.
Özellikle malum medyada o kadar yalan ve karalayıcı yayın yapıldı ki bunlarla tek tek uğraşmaya gerçekten zaman yetmeyeceğini gördük . Ancak bunların arasında Habertürk gazetesinin Ali’yi uyuşturucu çetesinin lideri ilan etmesi bütün ailede infial yarattı. Kısa sürede dava açtık. Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava Temmuz ayı içinde lehimize sonuçlandı. Gazete tazminata mahkum oldu.Şu anda Yargıtay süreci devam ediyor.
Yine olayın arkasından TBMM İnsan Hakları Komisyonuna başvuruda bulunmuştuk. Başkan ve AKP li üyelerin olumsuz tutumları nedeni ile başvurumuz reddedildi.Ancak işin peşini bırakmayıp Zafer Üskül ile uzun uğraşılar sonunda yüz yüze görüştük. Başvurumuzun komisyon eli ile Adalet bakanlığı teftiş kuruluna gönderilmesini sağladık.Geçtiğimiz Nisan ayında Baş müfettiş İbrahim Tufan Ataman tarafından çağırıldım. Ve ifade verip hakim ve savcılar hakkında şikayette bulundum. Ardından davanın tutukluluk sürecinden itibaren tasnif ettiğim bütün belgelerini dosya halinde kendilerine ulaştırdım. Bir sonuç çıkmadı. Soruşturmanın ne aşamada olduğunu 12 Ekim 2010 tarihinde bir yazı ile sordum.On gün sonra tek cümlelik “Soruşturma devam etmektedir” cevabını aldım. Bekliyoruz.
Diğer yandan Şahin Mengü’nün yardımları ile Ali’nin ikinci kez tutuklanmasına olumlu oy veren 11. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri Şeref Akçay ve Metin Özçelik ile savcı Süleyman Pehlivan hakkında İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtık. Bu davanın ilk duruşması 2 Aralık tarihinde yapıldı. Hakimler 1. Sınıf oldukları için dosyaları kendi talepleri üzerine Yargıtay 5. Dairesine gönderildi. Savcı için ise yeni bir esas açılarak dava devam edecek. Bu davadan ne sonuç çıkar bilmiyorum. Çokta umutlu değilim. Ama bunun peşini bırakacak ta değilim. Gerekirse AİHM’e kadar gitmekte tereddüt etmeyeceğiz.
Bulunduğumuz noktada, bütün hukuk yollarını kullanarak, ellerindeki hukuk gücünü masum insanlara karşı bir silah olarak kullananların peşini bırakmayacağımızı herkesin bilmesini istiyorum. Bunu biz, sadece Aliye değil, bu hukuksuzluk sürecinin bütün mağdurlarına karşı boynumuzun borcu kabul ediyoruz.
14 Aralık 2010