Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği kurucu Başkanı Prof. Türkan Saylan ölümünün 3. yılında özlemle anılıyor.
Saylan başarılı bir hekimlik ve eğitimcilik yaşamından sonra bir sivil toplum ve insan haklarısavunucu olarak öne çıkmış, yaşamının son dönemini kız çocuklarının okullaşmasına adamıştı.
Milliyet’in “Baba Beni Okula Gönder” kampanyası sırasında Saylan’ın özellikle Doğu ve Güneydoğulu kızların eğitimi konusunda aileleriyle kurduğu sevgi bağlarına yakından tanık olmuştuk.
Özveriyle sürdürdüğü bu çalışmaların devlet katında övgüyle karşılanması beklenirken Türkan Saylan’ın uğraşları Ergenekon savcısınca “PKK” ile ilişkilendirilmek istendi. Kanser tedavisi görüyor olmasa acımasızca cezaevine gönderilecekti.
Bu ağır haksızlık karşısındaki isyanını hayata biraz daha fazla tutunarak sergiledi Türkan Hoca.
Üç yıl önce de büyük bir sevgi seliyle aramızdan ayrıldı; çağdaşlığa adanmış bir yaşamı “PKK suçlamasıyla” gölgelemek isteyenleri kendi ayıp ve utançlarıyla baş başa bırakarak!.. Dünkü Cumhuriyet’in manşetinde “ÇYDD’ye anlamlı bağış” diye bir haber vardı. 19 Aralık 2009’da evinde ikinci kez gözaltına alınmak istenirken intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar’ın ağabeyi Mehmet Tatar, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Aysel Çelikel’e bir mektup göndermiş.
Tatar ailesi, haksız yayınlar nedeniyle kazanılan tazminatı ÇYDD’ye bağışlamış.
Mektup son derece anlamlı:
“Kardeşime yöneltilen suçlamalara ilgili belgelerin arasına rahmetli Türkan Saylan’a yazılmış iki adet mektup da konulmuştu. Bu bağlamda Ali Tatar’ın Türkan Saylan gibi bu ülkenin yüz akı bir insanla irtibatlandırılmasının bize ancak onur vereceğini söyledik. Kazandığımız tazminatın en doğru adresinin ÇYDD olduğunu düşünüyoruz.
Onurlu bir Türk subayı olan kardeşim aslı astarı olmayan birçok suçlamayla karşı karşıya kaldı. Kendi komutanına suikast hazırlamaktan tutun da öğrencilerine, gencecik teğmenlere uyuşturucutemin etmeye, ülkeye ve kendi halkına karşı yasadışı faaliyetler yürüten örgüte üye olmaya kadar. Hiçbir somut kanıt veya şahit bulunmamasına karşın imzasız ihbar mektuplarıyla tutuklandı. Yoğun çabalarımız karşısında iddialardaki tutarsızlıkların ortaya konmasıyla tahliye edildi. Ancak biz daha tahliye sevincini yaşayamadan, yine hiçbir yeni kanıt ortada yokken tekrar tutuklama kararı çıktı.
Bütün bu olup biten karşısında son derece yıpranan, olanları kabullenemeyen ve bunları onuruna yediremeyen kardeşimi tutamadık.
Onun isyanının önüne geçemedik ve onun kendi canına kıymasını engelleyemedik.”
Tatar ailesi Türkan Saylan’dan bayrağı devralan, “ateşten gömleği giyen” ÇYDD yönetimine bir onur mücadelesi sonunda kazanılan tazminatı bağışlarken bir hayat dersi veriyor. 19 Mayıs’ı bu duygularla, Türkan Hoca’yı da saygıyla anarak kutluyoruz.