Ali Hep Yaşayacak

Tatar ailesinin acısı ise hâlâ ilk günkü gibi, dinmiyor. Aile ölüm yıldönümünde Ali Tatar’ı 21 Aralık saat 12.30’da Ankara Karşıyaka’daki mezarı başında anacak. Anma öncesinde Tatar ailesi duygularını Cumhuriyet’le paylaştı.

“Bizim Ali ile hayallerimiz vardı” diyen Nilüfer Tatar, gözyaşlarını tutamıyor. “Gökçen’i (kızı) beraber büyütme, üniversite hayalimiz vardı. Bunları görmeyi çok isterdi. Biz her şeyi beraber yapardık. Ailesine karşı çok hassastı. Çok özlüyorum onu. İkinci çocuğu çok istiyordu, planlamıştık ama bu olay başımıza geldi. Hayallerimiz altüst oldu. Gökçen şu an üniversitede Uluslararası İlişkiler okuyor. Ali bunları görmeliydi” diyen Nilüfer Tatar, hukuk mücadelesinde verilen zorlukları şöyle anlatıyor: “O zamanlar FETÖ yapılanmasının olduğunu tespit etmiştik. Çok kısa süre sonra Süleymen Pehlivan Yargıtay (tutuklama kararı veren savcı) üyesi seçildi. Dokunulmazlığı olduğu için dava açılamıyordu. 15 Temmuz’a kadar Yargıtay üyeliği devam ediyordu. Ankara’ da dava süreçlerini Ahmet abi (Tatar) yürütüyordu. Davalar açıldı ama hep bir sürüncemede bırakıldı. Biz bu davaların sonuçlanmayacağını biliyorduk. Bizim amacımız AİHM’ye gitmekti ama karşımızda devlet vardı. Süleyman Pehlivan’ın davasına müdahil olmak istedik, reddettiler. Davayı izledik. Pehlivan’ın ailesine çay kahve servisi yapılıyordu. İçimiz acıyarak izledik. Sonraki duruşmalara alınmadık… Ergenekon davasını da takip ettik. Cumartesi günü Ali’yi anacağız. Ali’nin vasiyetini sonuna kadar Gökçen ile beraber yerine getireceğiz.” 

‘TEK TESELLİMİZ: GÜZEL İNSANLAR’

Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar ise hayatlarında onun yarattığı boşluğun dolmadığını anlattı. Yıpratıcı bir hukuk mücadelesi verdiklerini söyleyen Tatar, “Tek tesellimiz şu ki bu mücadele sürecinde çok güzel insanlar tanıdık. Hukuk ve adalet konusunda Türkiye’de bizim gibi adalete erişemeyen çok fazla insan var ve o insanlarla tanıştıkça onlarla acı kardeşliğimiz oluştu” dedi. Kardeşinin kişisel özelliklerini anlatan ağabey Tatar’ın aktarımları şöyle: “Duygularını saklamayan ve açıkçası heyecanını da saklayamayan bir insandı. Çevresinde, yakınında bir şekilde tanıdığı bildiği ya da bir şekilde hiç tanımadığı ama haksızlığa uğradığını gördüğü insanlarla beraber hareket edebilen, gözünü budaktan esirgemeyen bir insandı. Açıkçası onun o duygusal yanı, heyecanlı yanı, tezcanlı tarafı bu infial halinin oluşmasına, bu isyanının bastırılamamasına ve böyle bir sonucun yaşanmasına neden oldu diye düşünüyorum.”

‘EYLEMİNİ KUTSAMADIK’

Kardeşinin ölümünden sonra Kumpas Mağdurları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ni (KUMPAS-DER) kuran Tatar, ülkenin problemi olan FETÖ’nün mağdur ettiği insanlar ile dayanışma içinde olduklarını belirtti. “Bu ülkenin en büyük sorunun hukuksuzluk ve adaletsizlik olduğunu görüyoruz. Bu ülkede farklılıklarımızla barış içerisinde yaşamanın bir yolunu bulacaksak bunun ancak ve ancak hukuk temelinde olabileceğini görüyoruz ve düşünüyoruz” diyen Tatar, geçmişe ilişkin kalıcı hafıza oluşturmak için KUMPAS-DER’in yaşamasının önemini anlattı. Kardeşinin vasiyeti ve bıraktığı mektubu anımsatan Tatar, “Kendisi bıraktığı son mektubunda da söylemişti, böyle bir son asla onun düşündüğü şey değildi. Böyle bir davranış böyle bir eylem biçimi de onunda karşı çıktığı bir yöntemdi. Biz de bu 10 yıllık mücadele sürecimizde hiçbir zaman onun yaptığı eylem biçimini kutsamadık. Ancak onu anlamaya çalıştık” diye konuştu. 

19 Aralık 2019

Cumhuriyet

Scroll to Top