Yarbay Ali Tatar’ı üsteğmenliğinden beri tanırım. Üzücü olayın öncesinde 3 yıl benim birinci amirimdi. Ben binbaşı iken, Ali Tatar yarbaydı. Kendisi disiplinden taviz vermeyen, yeri geldiğinde tavrını sert bir şekilde ortaya koyan; “ iş başka arkadaşlık başka” diyen, yönetici /liderlik yönü baskın, eğitimbilim konusunda son derece donanımlı biriydi.
2009 yılında FETÖ’nün TSK da görevli subaylara karşı başlattığı iftira kampanyaları olanca şiddeti ile devam ederken internet üzerinden yayın yapan bir sitede kendini “VATANSEVER”! olarak adlandıran biri yada birileri Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde eğitim uzmanı olarak görev yapan 15-20 kişilik subay listesi yayınlamıştı.
Bu kişi, listedekilerin tümünün Alevi olduğu, bunların alımlarında Yarbay Ali Tatar’ın etkin olarak görev aldığı, Deniz Kuvvetlerinde “Alevi örgütlenmesi” olduğu ve bunu da bir “vatansever” olarak bildirmekten övünç duyduğunu belirterek iftirada bulunmuştu.
İftira attığı isimler arasında, benim de ismim vardı. İftira diyorum zira ben 1989 Ocak ayında, ara sınıftan Ankara Fakülte Yüksek Okullar Askeri Öğrenci Komutanlığı sınavlarına girip askeri öğrenci olarak öğrenime başladığımda Ali Tatar daha TSK bünyesine katılmamıştı bile. O halde benim alımımda nasıl etkin görev almış oluyordu?
Tabi o günlerde kimsenin bu detaylara ayıracak ne vakti vardı ne de inanası. Bu konulara kafa yorup gerçeği öğrenmek yerine, olaya mezhepsel tarafından bakmak İnsanların daha kolayına geliyordu. Çoğu insan “Ha alevi mi? Olabilir “ya da insafsızca “ Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diyordu.
“Gerek yok” diye itirazıma rağmen ısrar ettiği için listeyi Komutanlara çıkardık. Onlar da özetle, yapılanların bir iftira olduğu ve çok ciddiye alınmaması gerektiği yönünde açıklamalarda bulundular. Maalesef olayın üzerine yeterince gidilmedi ve bu süreç Ali yarbayın tutuklanmasına kadar gitti.
Serbest kaldığında hepimiz çok sevindik. İşyerine bizi görmeye geldiğinde çay içerken “Ümit içeride şu cam bardakta çay içmeye bile hasret kalıyorsun“ deyince karşılıklı gözlerimiz doldu.
Çok kısa süre içerisinde tekrar tutuklama kararı ve ardından da o bilinen son yaşandı.
Bu arada Üsteğmen Olgun Ural’da rahmetle anıyorum. Kardeşim kadar sevdiğim bir arkadaşımdı. 2009 yılında başlatılan bu iftiralar karşısında ilk şehidimiz Olgun’du. Onun da bu iftiralar karşısında psikolojisi bozulmuş ve 24 Mart 2009 lojmanında intihar etmişti. Ali yarbay bu olaya çok üzülmüş, çok kızmıştı. “İnsan canına kıyar mı? Mücadele etmeliydi” gibilerinden eleştiride bulunmuştu. Hatta geride bıraktığı mektubunda bu olaya değinmiş kendisi ile aynı akıbeti paylaşmak zorunda kaldığını ifade etmişti
O günlerde kimin FETÖ cü olduğunu anlamak zordu. Fakat özellikle 15 Temmuz sonrasında her şey daha da netleşti. O zaman Ali Tatar’ın 1. amiri Kurmay Albay Hayrettin İmren; İstihbarat Şube Müdürü ise Yarbay Muharrem Aslan’dı.
Hayrettin İmren, Tatar’ın intiharından sonra ödüllendirildi, amiral oldu. 15 Temmuzda darbe girişimi sırasında Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı sıfatıyla kapıda toplanan insanlara ateş açma emri verdi. Yakalanıp ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü ise yine Albay Muharrem Aslan’dı. Yakalanıp yargılandı, müebbet hapis cezası aldı.
Bu iki örneği yaşananları anlamak isteyenlerin dikkatine sunuyorum.
Son söz olarak bu kumpası bize kuranların kime neye hizmet ettikleri gün yüzüne çıkmış; giden gittiği ile kalmış; ateş düştüğü yeri yakmıştı. Umarım tüm bu yaşananlardan herkes kendine ders çıkarır, yaşadıklarımız bir daha tekrar etmez ve masum insanlar bu kirli dünyada biraz olsun nefes alır.
(Not: Ali Tatar personel alımları konusunda bana bir itirafta bulunmuştu:
Ümit, alımlarda görev yapmak istemiyorum dememe rağmen beni zorla Dz.K.K.lığı karargahı görevlendirdi demiştir. Gerçekten de alımlarda tahminim Ali Yarbay o zamanlar üsteğmen veya yüzbaşı idi. Halbuki, bu tarz görevlere usul olarak üst subay binbaşı ve üstü görevlendirilir akıllara başka eğitim uzmanı mu yoktu diye gelebilir tabi ki vardı hem de Ali Yarbaydan o zaman üsteğmen/yüzbaşı iken kendisinden yaşça ve rütbece büyük Binbaşı/Yarbay eğitim uzmanı varken Ali üsteğmen/yüzbaşının görevlendirilmesi ileride kendisine kurulacak kumpasın küçük adımları olduğu bugün net bir şekilde anlaşılmaktadır.
Emekli Dz. Öğt.Alb. Ümit Koca