İntihar Ettiği Tabancada Parmak İzi Yok

İntihar eden Yarbay Tatar’ın ölümüyle ilgili ‘Emniyet kriminal raporları, Tatar’ın sağ elinde barut izi olduğunu, ancak silah ve şarjörde parmak izinin olmadığını gösteriyor. Tatar’ın yıllardır kullandığı silahında parmak ve vücut izi bırakmaması, intihar ederken bile silaha hiç dokunmamasının mümkün olmadığı belirtildi. Bu durum Tatar’ın öldürülmüş olma ihtimalini gündeme getiriyor. ‘Askeri casusluk’ soruşturmasında ele geçirilen bir belgede Yarbay Tatar’ın, başına birşey gelmesi durumunda Hollanda’daki bir yakınından çok önemli belgeleri yetkili makamlara iletmesini istediğinin belirtildiği iddia edilmişti. Tatar’ın ölümü, iki yıl içinde Deniz Kuvvetleri’ndeki yedinci intihar vakası olmuştu. Her bir vakada ortaya çıkan ayrıntılar ise ölümlerin intihar değil infaz olduğu şüphesini doğuruyor.

Amirallere Suikast Soruşturması kapsamında hakkında ikinci kez yakalama çıkmasının ardından askeri lojmanlardaki evinde intihar ettiği açıklanan Yarbay Ali Tatar’ın elinde barut izi bulunduğu ancak ölümünde kullanılan silahta parmak izi bulunamadığı ortaya çıktı. Ali Tatar’ın, Askeri Savcılıkça ‘olay intihardır, ayrıca bir soruşturmaya yer yok’ kararı verdiği dosyada yer alan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kriminal Laboratuarı raporunda, çarpıcı bilgilere yer verildi.

Askeri Savcılık ‘takipsizlik’ verdi

Yarbay Ali Tatar’ın intiharını soruşturan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı, “olayın intihar olduğu, ayrıca bir soruşturmaya gerek olmadığına” karar vererek dosyayı kapatmıştı. Askeri Savcılığın takipsizlik kararı vererek bitirdiği soruşturmayla ilgili dosyaya Emniyet Kriminal Polis Laboratuarı Müdürlüğü tarafından hazırlanan ekspertiz raporları da girdi. Emniyet Kriminal raporunda, Ali Tatar’ın ölümüne neden olan silahın Tatar’ın beylik tabancası olduğu, Tatar’ın sağ elinin dış kısmında barut izine rastlandığı, ancak tabanca ve şarjörü üzerinde herhangi bir parmak ve vücut izi bulunamadığı vurgulandı. Tatar’ın beylik silahı üzerinde Tatar’a ait el ve vücut izinin çıkmaması kafa karıştırdı. Tatar’ın yıllardır kullandığı silahında parmak ve vücut izi bırakmaması, intihar ederken bile silaha hiç dokunmamasının mümkün olmadığı belirtildi. İstanbul Kriminal Polis Laboratuarı’nın 25 Aralık 2009 tarihli ekspertiz raporunda, intiharda Ali Tatar üzerine kayıtlı 8890505 seri numaralı tabancanın kullanıldığı belirtiliyor. Raporda, “olay yerinde bulunarak muhafaza altına alınan boş kovan ile mermi çekirdeğinin 8890505 seri numaralı tabancadan atıldığının tespit edildiği” belirtiliyor. Vücut İzi Geliştirme Laboratuarı’nca düzenlenen başka bir ekspertiz raporunda ise Yarbay Tatar’ın silahı ve şarjörü üzerinde parmak ve vücut izine rastlanamadığı belirtildi.

Tabanca ve şarjörde iz bulunamadı

Emniyet Kriminal Laboratuarı Vücut İzi Geliştirme Laboratuarı Büro Amirliğince düzenlenen 23 Aralık 2009 tarihli ekspertiz raporunda şu tespit yapıldı: “8890505 seri numaralı tabanca ve tabancaya ait bir adet şarjör üzerinde gün ışığı ve görünür banttaki ışıklar kullanılarak görsel inceleme yapıldığı, görünür vücut izi tespit edilemediği, kimyasal yöntem olan Super Glue ve normal boyama yöntemi olan tozlama uygulanarak vücut izi araştırması yapıldığı, yapılan bu uygulamalar sonucunda vücut izi tespit edilemediği…”

Tatar’ın sağ elinde barut izi var

İstanbul Kriminal Polis Laboratuarı Müdürlüğünce düzenlenen 30 Aralık 2009 tarihli ekspertiz raporunda ise “Müteveffanın her iki elinin iç ve dış kısımlarından flaster bant ile alınan el svap numuneleri ile mukayese flaster bant numunesi üzerinde AAS cihazı ile yapılan analizler neticesinde, müteveffanın sağ el dış svap numunesi üzerinden atış artıklarının tespit edildiği, sağ el iç, sol el dış ve sol el iç svap numuneleri üzerinden atış artıklarının tespit edilmediği” ifadeleri yer alıyor. Elin sadece dış kısmında artıkların tespit edilmesi mukavemet olduğu yönünde şüpheleri de uyandırıyor.

Yarbay Ali Tatar, Amirallere Suikast iddiasıyla sürdürülen soruşturma kapsamında gözaltına alındıktan sonra 7 Aralık 2009 günü tutuklandı. Avukatının itirazı üzerine 16 Aralık’ta tahliye edilen Tatar hakkında, 18 Aralık’ta yeniden tutuklama kararı çıkarıldı. Aynı gün Tatar’ın Üsküdar Beylerbeyi’ndeki lojmanında intihar ettiği açıklandı. Ancak intiharın hemen ardından, Tatar’ın konuşabileceği için susturulmuş olabileceği iddiaları da gündeme getirilmişti.

‘Başıma bir iş gelirse açıklarsın’

Askeri Casusluk iddianamesinin ek klasörlerinden Yarbay Tatar’la ilgili şok bir belge çıkmıştı. Casusluk çetesinin lideri olarak gösterilen emekli Albay İbrahim Sezer’den ele geçirilen “Albay E.E’dan gelen istihbarat notları” yazılı dökümanda, Yarbay’ın intiharından iki gün sonra askeri makamlara gelen esrarengiz bir ihbar yer alıyordu. Yarbay Tatar’ın 21 Aralık 2009’da intihar etmesinden iki gün sonra 23 Aralık’ta Hollanda’dan Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığını arayan M.İ., “Hollanda’da yaşayan bir komiser olduğunu, kendisinde Dz. Öğ. Yarbay Ali Tatar’a ait belgelerin bulunduğunu, Tatar’ın kendisine bir şey olması durumunda belgeleri Türkiye’ye göndermesini istediğini, bu nedenle aradığını ve belgeleri gönderecek adres istediğini, bunun mümkün olmaması durumunda belgeleri kendisinin Türkiye’ye getireceğini” söylemiş. Çete de bu ihbarı alıp kendi dosyasına koymuş. (Star)

GURUR İNTİHARLARI MI İNFAZ MI?

Yarbay Ali Tatar’ın ölümü, iki yıl içinde Deniz Kuvvetleri’ndeki yedinci intihar vakası olmuştu. Her bir vakada ortaya çıkan ayrıntılar, ölümlerin intihar değil infaz olduğu şüphesini doğuruyor.

Olaylara başka bir açıdan da bakılabilir. Hatırlanacağı gibi 12 Haziran 2007’de başlatılan ve 4 yıldır yürütülmekte olan Ergenekon ve bağlantılı soruşturma/operasyonlar Deniz Kuvvetleri’nde yoğunlaşmış durumda. Diğer bir deyişle, Deniz Kuvvetleri’ndeki yapılanmanın, yasadışı Ergenekon örgütlenmelerinin başını çektiği söylenebilir. Son olarak ihbar üzerine Gölcük Donanma’da zemine ustaca gizlenmiş olarak ortaya çıkarılan ve cuntanın kozmik zulası olarak da nitelendirilen çuvallarca ıslak imzalı belgelerin Deniz Kuvvetleri’nde saklanması bu tespiti doğruluyor.

Dikkati çeken diğer bir ayrıntı da çoğu operasyonların gelen ihbarlar üzerine yapılması. Geçtiğimiz dört yıla bakılırsa operasyonların çoğu hep TSK içinden gelen ihbarlarla yapıldı. Deniz Kuvvetleri’nde yuvalanmış olan ‘Askeri Casusluk’ çetesinde ele geçen belgeler de çetenin ihbarlarla deşifre olmaktan çekindiği ve şüphelendiği subayları takibe aldığını gösteriyordu. Bu insanların Ergenekon yapılanmasında yer aldığı ve örgütün çözülmemesi için kendi bildiklerini mezara götürmek istedikleri, ya da soruşturma ve davalarda TSK aleyhine gelişmeleri onurlarına yediremedikleri için gurur intiharı yaptığını iddia edenler de var. Ancak tüm bulgular bir arada değerlendirildiğinde, intihar gibi görünen bu ölümlerin infaz olabileceği, Örgütün çözülmemek için ihbarcı olduğundan şüphelendiği kişileri öldürdüğü şüphesi güçlü görünüyor. İntihar eden subaylarla ilgili ortaya çıkan bazı ayrıntılar bu şüpheyi güçlendiriyor.

İKİ YILDA YAŞANAN ŞÜPHELİ ÖLÜMLER

Emekli Albay Birol Atakan (02 Mayıs 2007): Ankara yakınlarında şüpheli bir kazada öldü. Ergenekon’la ilgili birçok bilgiye sahip olduğu iddia edildi.

Tabip Yarbay Nursal Gedik (11 Kasım 2007): İntihar etti dendi. Komutanlıktaki uyuşturucu ve kirli ilişkilerle ilgili ulaşmaması gereken bilgilere ulaştığı için öldürüldüğü ileri sürüldü.

Kıdemli Kurmay Albay Berk Erden (08 Şubat 2009): İzmir’de intihar etti. Erden’in Ergenekon bağlantıları olduğu ve örgüt silahlarını sakladığı ileri sürüldü. Eşinin Erden’i aldattığına dair özel bilgiler Poyrazköy tutuklusu Levent Bektaş’ta ele geçti.

Kıdemli Yüzbaşı Olgun Vural (26 Mart 2009): Yalova’da intihar etti. Deniz Kuvvetleri’ndeki yapılanmaya ait bilgileri sızdırdığı ileri sürüldü.

Yarbay Tanju Ünal (25 Haziran 2009): Karargahta intihar etti. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil’i yargılayarak rütbelerini söktürdü.

Emekli Albay Belgütay Varımlı (21 Kasım 2009): Milli Savunma Bakanlığı Teftiş Kurulu eski başkanı. İstanbul’da evinin balkonundan düştü. Sarıkız ve Ayışığı’nı deşifre ettiği ortaya çıkmıştı. Namaz kılan bir insan olduğu dolayısıyla intihar edemeyeceği ileri sürüldü.

Yarbay Ali Tatar (21 Aralık 2009): Ergenekon kapsamında tekrar tutuklanmak istenince intihar etti. Tatar’ın çok şey bildiği, başına birşey gelmesi durumunda yurtdışındaki bir yakınından çok önemli belgeleri yetkili makamlara iletmesini istediği ileri sürüldü.

28 Temmuz 2011

Abdullah Harun

kontrgerilla.com

Scroll to Top