Ergenekon soruşturması kapsamında, Poyrazköy’de ele geçirilen belgelere ilişkin tutuklanıp daha sonra serbest bırakılan, yeniden yakalanma emri çıkarılmasına ilişkin tebligatı aldıktan sonra ise geçtiğimiz Pazar günü intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar’ın Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki Ergenekon yapılanması konusunda çok şey bildiği ve bu bildiklerini savcılara açıklayarak yasadışı yapılanmaya “ihanet edilmesinden çekinildiği” iddia edildi.
YAPILANMAYI ANLATMASINDAN KORKULUYORDU
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Uğur Yiğit ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Metin Ataç’a suikast girişimi iddiasıyla Hasdal Cezaevine konulan ve ikinci kez tutuklama kararı çıktığında esrarengiz bir şekilde intihar eden Yarbay Ali Tatar ile ilgili çarpıcı iddialar ortaya atıldı. Ergenekon yapılanmasıyla bağlantılı olduğu için teknik takipte tutulan Tatar’ın Ergenekon konusunda bildiklerini açıklamasından çekinildiği için daha önce Erenköy’de oturduğu lüks daireden alınarak Beylerbeyi’ndeki askeri lojmanlara yerleştirildiği iddia edildi. İddiaya göre, Deniz Eğitim Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay İ.K. da lojman için beklemesine rağmen Ali Tatar’ın tercih edilerek lojmana alındığı, bunun sebebinin de Tatar’ın Deniz Kuvvetleri’ndeki Ergenekon yapılanmasını savcılara açıklamasından çekinildiği kaydedildi.
GATA’YA GİTMESİNE KORAMİRAL C.E. İZİN VERMEDİ
Tatar’ın 16 Aralık’ta Hasdal Cezaevi’nden tahliyesi gerçekleştikten sonra 17 Aralık Perşembe akşamı Revir Baştabibi ve Psikolog Deniz Yüzbaşı N. E. ile konuşarak çok yıprandığını, 21 Aralık 2009 Pazartesi günü özellikle Kasımpaşa Askeri Hastanesine psikiyatri servisine gitmek istediğini söylediği iddia edilirken, Tatar’ın GATA’ya sevk talebinin polis ve savcılar tarafından engellendiğinin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Deniz Kuvvetleri’ndeki Ergenekon yapılanmasıyla bağlantılı olduğu iddia edilen Koramiral C.E. ve Deniz Albay Ö. U.’nun Tatar’ın GATA talebini reddettiğini ve bu yüzden C. E., Ö.U, Ali Tatar ve ağabeyi Ahmet Tatar arasında tartışma çıktığı ifade ediliyor.
KOCASININ MEKTUPLARINI HEMEN ASKERİ SAVCILIĞA GÖNDERTTİ
Öte yandan Koramiral C.E’nin kaldığı lojmanda bir üst katta kalan Ali Tatar’ın Tümamiral C.G. hakkında bildiklerini anlatmasından çekinildiği iddia edilirken, Tatar’ın konuşmaması için Koramiral C.E. ve Albay Ö.U.’nun hakkında ikinci tutuklama kararı çıkan Tatar’ı ziyaret ederek baklava getirdikleri ve gönlünü almaya çalıştıkları öne sürüldü. Koramiral C.E. ve Albay Ö.U. Tatar’ın evinde ağabey Ahmet Tatar ile tartışırken, üzerinde kot pantolon ve atlet bulunan Yarbay Ali Tatar banyoya çıkarak intihar etti. Tatar’ın intihar ettiği esnada Koramiral C.E’nin ‘eyvah’ dediği, intihardan sonra Ali Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar’ın ise kocasının yazdığı mektupları Deniz Albay İ.Ç’ye verdiği, Ç’nin de bu mektupları Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcısı C.E’ye verdiği öğrenildi.
“İNTİHARA SEBEBİYET VERMEKTEN KORAMİRALE DAVA”
Bu arada Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar’ın intihar olayı sırasında soğukkanlı olduğu iddia edilirken bunun sebebinin de Tatar’ın eşinin kocasının ESTO içerisindeki faaliyetlerinden duyduğu rahatsızlık olduğu ve bu durumu daha önce babası V. E’ye anlattığı iddia edildi. İddiaya göre baba Nilüfer Tatar’ın babası V. E.’nin Tatar’ın intiharından sonra “Bu işlerin içinde olursan işte başına gelecek bu” diye tepki gösterdiği belirtildi. İntiharın ardından Yarbay Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar ve avukatı, Koramiral C.E’ye Ali Tatar’ı savcılıktan önce askeri hastaneye göndermeyi kabul etmedikleri için şiddetli tepki gösterdiği, ağabey Ahmet Tatar’ın E’ye kendisinden intihara sebebiyet vermekten davacı olacaklarını söylediği de ifade ediliyor.
ÇYDD’Lİ KIZLAR VE DENİZ SUBAYLARI BAĞLANTISI
İntihar ederek bildiklerini de mezara götüren Yarbay Ali Tatar Deniz Kuvvetleri içerisindeki ESTÖ yapılanmasının en önemli unsurlarından birisi olan Ata Evleri ve Deniz Yıldızı projelerinin de yöneticisi olduğu belirtiliyor. İddialara göre, ESTÖ’nün Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içerisindeki kadrolaşmasını sağlamak için ÇYDD’nin barınma imkanı sağladığı bayan öğrencileri Deniz Kuvvetlerine bağlı okullarda okuyan öğrencilerle tanıştırdığı, bağlantı kurulan öğrencilerin ilerleyen süreçte örgütün kontrolüne geçtiği iddia edilmişti. Tuğamiral S.O. K.’nın ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan’a yazdığı ve medyaya da yansıyan bir mektupta, Deniz Kuvvetleri’ndeki kadrolaşmada dikkat edilecek başlıkları Saylan’a anlattıktan sonra yapılacak çalışmalarda Tuğamiral L.G ve Yarbay Ali Tatar’ın desteklerinin alınabileceğini belirtmişti.
TÜRKAN SAYLAN’A GÖNDERİLEN MEKTUP
Tuğamiral S.O.K’nın Türkan Saylan’a hitaben yazdığı TSK’ya sızma çalışmalarını içeren mektupta daha sonraki irtibatlar için Albay L.G ile Yarbay Ali Tatar’ın isimlerini verirken, Deniz Kuvvetlerine öğrenci alımlarında Tuğamiral T.E ile Yarbay Ali Tatar’ın en etkili isimler olduğu, bu kişilerin Koramiral K.S’nin bilgisi dahilinde ÇYDD ve ADD ile ortak yürüttükleri ATA Evleri, Deniz Yıldızı projeleri kapsamında kendilerine gelen örgüt mensubu referanslı listelerin alınmasını sağladığını da belirttiği iddia ediliyor.
ÇYDD VE ATA EVLERİ ARASINDA KÖPRÜ
Tutuklanmasına neden olan amirallere suikast iddiasında suikasti gerçekleştireceği iddia edilen teğmenlerin Yarbay Ali Tatar’ın örgencisi olduğu, askeri hiyerarşi dışında evlere yerleştirdiği, yönlendirdiği ve organize ettiği iddianamede yer almıştı. Yarbay Tatar’ın köprü görevini sadece Deniz Kuvvetleri personeli arasında yapmadığı; ÇYDD, ADD, ATA Evleri gibi unsurlar arasında da köprü görevi gördüğü iddia edilmişti.
ORAMİRALDEN KORAMİRALE: “BENİ ZEHİRLEYEMEDİNİZ”
Öte yandan Ali Tatar’ın adının karıştığı generallere suikast girişimiyle ilgili çarpıcı bir bilgi daha ortaya çıktı. 2009 yılı Kasım ayında Deniz Eğitim Komutanlığı’na bağlı Kurs Komutanlığı’nda yapılan denetlemede öğle yemeğinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral U. Y. ile Koramiral C. E. arasında şok konuşmalar geçtiği öğrenildi. İddiaya göre, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral U. Y., C. E’ye “Siz beni yıkamadınız ama ben sizi yıkacağım. Siz beni deviremediniz, zehirleyemediniz ama ben hala ayaktayım. Siz göreceksiniz” ifadelerini kullandı. Oramiral U.Y’nin bu sözleri salonda tam bir şok etkisi yaparken, Y’nin sözleri kendisinin komutanlık içerisindeki ESTÖ yapılanmasını çözdüğü, ESTÖ’nün en üst düzey yöneticilerinden birisinin de Koramiral C.E olduğuna inandığı şeklinde yorumlanıyor.
PKK-DHKP-C VE JİTEM’E UZANAN ESRARENGİZ BİR DURUM
İntiharıyla birlikte Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki karanlık yapıyla ilgili bildiklerini de götüren Yarbay Ali Tatar’ın yakınlarının da yasa dışı örgütlerle bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Tatar’ın yakınlarından kimisinin PKK ve DHKP-C kimisinin de JİTEM bağlantısı olduğu ifade ediliyor. Buna göre, Tatar’ın yeğeni S.Y PKK mensubu olmaktan Yozgat Cezaevi’nde yatarken, Tatar’ın kuzeni H.T’nin de Ankara-Güvercinlik’te JİTEM’de sivil memur olarak çalıştığı iddia edildi. Tatar ailesinden bir başka H.T’nin ise PKK mensubu olduğu belirtilirken, Tatar’ın PKK’lı V.A’yla derin ilişkileri olduğu, V.A’nın aynı zamanda kapatılan DTP’den milletvekili olan N.A’nın da kocası olduğu belirtildi.
AĞABEY AHMET TATAR KONUŞTU
Öte yandan kamuoyunda Neşter operasyonu olarak bilinen 1998’deki tıbbi ilaç yolsuzluğunda adı geçen ve 1,3 ay ceza alan Ahmet Tatar ilginç açıklamalarda bulundu. Vakit’in ulaştığı intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar, bazı medya organlarında yer alan “Polis kapıya gelince intihar etti” şeklindeki haberlerin doğru olmadığını söyledi. Ağabey Ahmet Tatar, Vakit gazetesinin kardeşinin intiharı ve geçmişteki Neşter operasyonuyla ilgili şunları söyledi.
İŞTE YARBAY TATAR’IN AĞABEYİNİN SÖZLERİ
– Kardeşiniz intihar ettikten sonra hangi hastaneye götürüldü?
Haydarpaşa GATA yakındı, oraya götürdük. En yakın oraydı. Tünelden çıktık ama karıştırıyor olabilirim. Ambulansı kullanan askerdi. En iyi bildiği yere götürdü.
– Yaşıyor muydu?
Kalbini dinledim. Atıyordu. Onun için bağırdım, çağırdım. Ambulans geldi. Ambulansın içinde kendimde değildim. Ama ambulansın içinde de canlıydı diye hatırlıyorum…
– 112’yi arayan olmadı mı?
Doğrudan içeride ambulans olduğu için arandığını sanmıyorum.
– İfadeye götürülmek üzere kapıya polisler gelince mi bu olay yaşandı?
Hayır. Yok öyle bir şey. Haberler çıktı ama doğru değil. Bunlar spekülasyonlar. Daha önce kendisine karar bildirilmiş. İlk tutuklama anında ve öncesinde işleyen süreç tekrarlandı. Prosedüre göre hareket edildi. İlk tutuklamada da önce merkez komutanlığına ardından savcılığa götürülmüştü.
-Savcı olay yerine mi GATA’ya mı geldi?
Askeri savcı eve geldi.
-Kız kardeşiniz ‘Alevi olduğumuz için hedef tahtasına koydular’ şeklinde açıklamalar yaptı. Gerçekten öyle mi?
Olmamış şeyleri söylemiyoruz. Bugün Veli Küçük dosyasında ele geçirilen belgeleri açıp okuyun. Bir şey söylememize gerek yok. Gazetelerin birçoğunda gerçekmiş gibi yazıldı. Uygulamaları da rahmetli yaptı gibi aktarılıyor. Doğduğumuzda fısıldanan bir şey bu. Biz doğduğumuz yeri seçebilir miyiz? Din inkar edilir mi?
-Neşter davasında isminiz geçmişti…
Şimdi bunları konuşmayalım. O kunuyla ilgili açıklamaları daha sonra yapayım. Benim hakkımda istediğinizi söyleyebilirisiniz.
-Ceza aldınız mı?
Bunlara cevap vermiyorum. Şimdi zamanı değil. Hukuk mücadelesi veriyoruz.
24 Aralık 2009