İftiralarla karalamalarla bir can daha yitip gitti. Bir insana daha kıyıldı. Bir ocağa daha ateş düşürüldü. Bu daha ne kadar sürecek, bu haysiyet celladı canavarların doyması için daha kaç can verilecek.
İnsanların onuruyla haysiyetiyle oyun oynamak bu kadar kolay olmamalı. Buna dur demek gerekmiyor mu?
Bu acımasızlık, bu kara çalma, iftira kampanyası dün benim eşime uygulandı, bu gün başka bir şekilde Albay Berk Erdem’e uygulandı. Maalesef ikisinin de sonu aynı oldu. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Eşinin ailesinin acılarını bütün kalbimle paylaşıyorum.
Bu acının nasıl bir şey olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Hala yüreğim yanıyor. Hala olanlara inanamıyorum. Fakat bu olup biten üzerinden hala yalana iftiraya devem edenlere sesleniyorum.
Bu memleketi ne hale getirdiniz. Bizi ne hale getirdiniz. Biz nasıl bir toplum olduk. Birbirimizin felaketine alkış tutar hale geldik. Biz böyle bir toplum olmamalıyız. Birbirimizin acılarını anlamaya çalışmalıyız. Bu halimizle düşman sevindiriyoruz.
Benim eşim hukuk katledilerek tutuklandı. En üst komutanına suikast planlamakla suçlandı. Uyuşturucu gibi adi suçlamalarla karşı karşıya bırakıldı. Onuru kırıldı. O beyaz üniformasına leke sürmeye kalkanlara karşı canıyla isyan etti. Fakat ortaya çıkan iddianamede avukatların söylediğine göre bunların hiç birisinden söz edilmiyor.
Peki benim eşimin hesabını şimdi kim verecek? Kızımla yapayalnız kaldık. Bizim vebalimizi nasıl taşıyacaklar. İşledikleri suçların günahların hesabını Allah katında nasıl verecekler? Bilsinler ki her iki cihanda elimiz yakalarında olacak.
Şu anda avukatlarımız hukuki girişimler konusunda hazırlıklarını devam ettiriyorlar. Aile olarak hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız. Fakat her şeyden önce bu açık hukuk katliamını toplumun vicdanına havale ediyoruz.
11 Şubat 2010
Nilüfer Tatar
Star